Tarihçe

Sky Is The Lımıt

Parkurlarımızın tamamı Babadağ, Ölüdeniz, Kayaköy ve Likya Yolu parkurlarında koşulacaktır.

Babadağ zirve yüksekliği 1,969 metredir. Babadağ çok zengin olan bitki türleri ile dikkati çekmektedir. Bu bitkiler arasında 1,400 m ile 1,800 m rakımlı arazide yaygın bu bölgeye has Akçaağaç türünden ağaçlar ve Türkiye'ye has Sedir türü ağaç ormanları çok önemlidir.

 Babadağ’ın, 1969 metre yüksekliğe sahip zirvesine ulaşımın kolay oluşu ve üzerinde farklı yönlere bakan 4 adet yamaç paraşüt pistine sahip olması dolayısıyla dünyada en çok tercih edilen yamaç paraşütü alanlarından biridir. En önemli özelliği de sıcaklık ve rüzgâr konusunda ılıman bir bölgede bulunması. Babadağ’ın etrafını saran Toros dağları sayesinde sert rüzgârlardan korunan yamaç paraşütü için çok elverişli bir meteorolojisi olmasıdır.

Babadağ’da son yıllarda büyük yatırımlar almış ve ölüdeniz den zirveye kadar teleferik tesisi yapılmıştır.

Ana istasyondan sonra 1200m,1700m, 1800m ve 1900metrede, uçuş pistleri dışında kafe, restoranlar, gezi ve eğlence tesisleri bulunmaktadır.

Daha geniş bilgiye buradan erişebilirsiniz.

 

Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir mahalledir. Ölüdeniz kumsalı %82 oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir

Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda “Işık ve Güneş Diyarı”, Ortaçağ'da "Uzak Diyar" olarak tanınır, Anadolu'nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası'da bulunur. Türkiye'de bulunan denizkulağı (lagün) oluşumlarından biridir.

Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz hep durgunluğunu korur.

Likya Yolu, Fethiye'den başlayarak Antalya'ya kadar uzanan ve tarihte Likya olarak adlandırılan Teke yarımadasındaki patikalardan bir kısmının işaretlenip haritalanması ile oluşturulmuş bir yürüyüş rotasıdır. Likya Yolu, Türkiye'nin güneybatısındaki antik Likya kıyılarının bir bölümünde uzun mesafeli bir patikadır.

19.yüzyıl başında kurulmuş, yamaçlara dayalı ve nispeten yakın tarihli bir yerleşim yeri, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, tamamı Rum, 3000 nüfuslu bir kasaba boyutuna ulaşmıştı. 1957 Fethiye Depreminde evler harabeye dönüşmüş olsa da canlı müze görünümündedir. 1923 yılında gerçekleşen mübadeleyle Kayaköy’de yaşayan Rumlar Yunanistan'a göç ederken Kayaköy'e de Selanik ve civarından gelen muhacirler yerleşmişlerdir.